Geçtiğimiz hafta sonu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek önemli bir tespitte bulundu ve kadın istihdamının 10 puan artması halinde milli gelirin 3 puan artacağını ifade etti. Bu çok önemli bir tespittir ve üzerinde titizlikle durulması gerekiyor.

Keza, Türkiye ekonomisinin yıllara yaygın ortalama büyüme hızı yüzde 4,5 civarındadır. Yine, Dünya Bankası’nın Türkiye için yukarı yönlü revize edilmiş büyüme beklentisi, 2017 yılı için yüzde 3,5 ve takip eden iki yıl için sırasıyla 3,9 ve 4,1’dir.

Her ne kadar bu oranlar, Dünya Bankası küresel büyüme beklentileriyle kıyaslandığında kabaca 1 puan daha yukarıda da olsa; yine bu yılın ilk çeyreğinde bir önceki yıla göre yüzde 5’lik bir büyüme yakalamış da olsak; potansiyel üretim kapasitemizi artırmadıkça, söz konusu büyüme oranlarının başta orta gelir tuzağı ve düşük istihdam olmak üzere, kronik sorunlarımıza yeterince derman olamayacağı muhakkaktır.
Gerçekten de, Dünya ekonomi Forumu’nun 144 ülkeyi kapsayan 2016 yılı Cinsiyet Eşitsizliği Küresel Endeksi’ne göre, Türkiye’de her 100 erkeğe karşın ekonomiye dâhil olan kadın sayısı sadece 46’dır. Türkiye bu performansıyla, 144 ülke içerisinde kendisine ancak 129. sırada yer bulabiliyor. Nitekim bu durumu destekler nitelikte, TÜİK tarafından açıklanan en güncel verilere göre, 2015 yılsonu itibariyle erkek işgücünün yüzde 65’ine iş yaratabilirken; kadın işgücünün sadece yüzde 27,5’ine istihdam yaratabilmişiz.

Diğer taraftan, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek bu çok önemli sorunu ve çözülmesi halinde ülke ekonomisine yapacağı muazzam katkıyı ifade ederken; aslında çözümün nerede olduğunu da satır arasında vermiş. Şimşek konuşmasında, okula gitmemiş ya da sadece ilkokul mezunu olan kadınlar arasında iş gücüne katılım oranının yüzde 15-18 arasında olduğunu vurgulamış.

Sayın Şimşek’in bu vurgusuna ben de mukayese gücü yüksek bir başka detayla katkı sunayım. Türkiye’de okuma yazma bilmeyen kadınların kadın nüfusuna oranı neredeyse yüzde 10’dur ve bu oran aynı durumdaki erkeklerden tam 5 kat daha fazladır. Bu da acil ve topyekûn yapısal reform ihtiyacının nereden başlaması gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Evet, eğitimde fırsat eşitliği ama onunla birlikte yüksek kalitede eğitimin bizzat kendisine erişimi sağlamak gerekiyor.

https://www.cnnturk.com/yazarlar/guncel/dr-mithat-bulent-ozmen/kadin-istihdami-ve-ekonomi