Türk Lirası geçtiğimiz haftadan bu yana Amerikan Doları ve diğer yabancı paralara karşı değer kazanmaya başladı. Beklentiler dövizde aşağı yönlü trendin devam edeceği; en kötü durumda dar bir bantta yatay seyredeceği yönünde. Ancak, daha sağlıklı bir öngörü için mevcut eğilimin dinamiklerini doğru tahlil etmek gerekiyor. Keza, sebep ya da sebepler bilinirse ya da en azından öngörülebilirse, ortaya çıkan sonuçların kısa ya da uzun vadede nasıl seyredebileceğini tahmin etmek de belki o nispette mümkün olabilir.
Son gelişmelere yönelik olarak iki elin parmağı kadar neden saymak aslında mümkün. Ama bunların içerisinde bir tanesi en kritik ve en tanıdık olanı. Yani “carry trade” olarak bilinen sıcak para hareketleri. Ben buna ürkek para diyorum. Çünkü tehlikeyi sezdiği an kaçan cinsten bir para bu. Dolayısıyla kısa vadelidir ve kalıcı değildir.
Türkiye ve benzer karakteristik özelliklere sahip gelişmekte olan ülkelere yüksek faiz getirisi beklentisiyle akan sıcak para, son aylarda ABD’de hazine tahvil faizlerindeki yükselişle birlikte; daha riskli ama daha yüksek getirili piyasalardan (örneğin Türkiye’den) daha az riskli ama nispeten daha düşük getirili güvenli limanlara doğru (örneğin ABD’ye) yelken açmıştı. Bu da başta dolar olmak üzere dövizin ateşini yükseltmişti. Ancak, diğer nedenlerin yanında, kamu harcamalarının artırılması ve vergilerin indirilmesine dayanan Trump’ın ekonomi politikasını uygulayabileceğine dair tereddütlerin artmasıyla birlikte; gelişmekte olan ekonomilerden çıkan yatırımcıların aynı hızla geri döndükleri anlaşılıyor. Bu da dövizin ateşini düşürmede serum etkisi yapıyor.
Fakat bu rahatlamanın yabancı yatırımcının risk iştahına endeksli olduğunu akıldan çıkarmamak gerekiyor. Risk iştahını belirleyen de getiri ve risk makası. Türkiye, gelişmekte olan ülkeler içerisinde en yüksek reel faizi veren ülkelerden bir tanesi. Getiri açısından bu bağlamda yatırımcı için sorun yok. Risk tarafına bakıldığında ise -her ne kadar büyüme, cari açık, enflasyon, tasarruf, bütçe yönetimi, vergi gibi çeşitli alanlarda ve çeşitli derecelerde yapısal problemleri olsa da- iç ve dış şoklara karşı stres testlerinden geçmeyi öyle ya da böyle başaran bir ekonomimiz var. Bu da risk algısını, en azından son dönemde lehe etkiliyor. İşte, kurda düşüş sürer mi? sorusunun cevabı burada yatıyor. Dış piyasalardaki gelişmelerden bağımsız olmak ve mevcut getiri düzeyini korumak kaydıyla, ekonomik, sosyal veya politik risk ne kadar az olursa, ürkek paranın kaçma riski de o kadar düşük olur. Aksi durum yüksek ateşe davetiyedir.
https://www.cnnturk.com/yazarlar/guncel/dr-mithat-bulent-ozmen/doviz-kurlarinda-dusus-surer-mi